Rize-Artvin Tabip Odası Başkanı ve RTEÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kazım Şahin, konuşmasında, Türk hekimlerinin 198. yıl dönümünü kutladıklarını belirterek, tıbbiyelilerin her şartta vatan için mücadele ettiklerini vurguladı. Ancak, Tıp Bayramı’nı üzülerek kutladıklarını, pandeminin ve depremin yaralarının henüz sarılmadığını ifade etti. 11 ili etkileyen büyük felaketin acısının hala taze olduğunu belirten Şahin, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını anarak, sağlık hizmeti verirken gösterilen fedakârlığa değindi.
Şahin, sağlık hizmetinin "kamusal" olması gerektiğini, kar ve performans esasına dayalı sağlık sisteminin hekimlik mesleğini olumsuz etkilediğini belirtti. Hastaların doktora ulaşmakta zorluk çektiğini, doktorların hastalarına yeterince zaman ayıramadığını ifade etti. Ayrıca, özel hastanelerdeki yönetici baskılarının, son dönemde yaşanan yenidoğan yoğun bakımındaki yolsuzluklara neden olduğunu vurguladı.
Aile hekimlerine getirilen kısıtlamaların, hastaların hastanelere yönlendirilmesine ve burada hizmet aksamalarına yol açtığını belirten Şahin, sağlık çalışanlarının emeğinin karşılığını hak ettiğini söyledi. Performansa dayalı ücret sisteminin, güvencesiz modellerin ve adaletsiz uygulamaların son bulması gerektiğini dile getirdi. Sağlık çalışanlarına daha insanca bir yaşam ve emekliliğe yansıyacak hakça gelir talep etti.
Rize-Artvin Tabip Odası Başkanı ve RTEÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kazım Şahin konuşmasında,:
Bugün Tıp Bayramı,Türk hekimlerinin bayramı.Türkiye’mizin her yerinde olduğu gibi ilimizde de batılı anlamda tıbbiyenin kuruluşunun 198. yıl dönümünü idrak etmekteyiz.
Tıbbiyelilerin her şartta vatan için, doğrular için mücadelesini anma günü.Üzüntülerle dolu bir bayram yaşıyoruz. Pandeminin yaralarını henüz sarmaya çalıştığımız bir dönemde, Dünya tarihinin bilinen en büyük Felaketi olan ve 11 ilimizi derinden etkileyen depremin acısı halen gözzmüzün önünde.Kaybettiğimiz canlarımız, sakat kalan vatandaşlarımız, öksüz yetim kalan yavrularımız…
Depremde canlarının veren meslektaşlarımızın yası yüreğimizde.Hekimlerimiz, bu felaket süreçlerinde üzerine düşen görevleri fazlasıyla yerine getirmiş, sağlık hizmetini fedakârlıklarla yapmaya devam etmiştir. Ancak, Ahlaki ve sosyal değerler esas alındığında verdiğimiz sağlık hizmetinin, verildiği mekan, sahibinin kim olduğu, adının ne konduğuna bakılmaksızın; “kamusal”, yani toplum odaklı olması gerektiğini, kar ve performans esasına dayalı bir sağlık piyasasında hekimlik yapmak istemediğimizi duyuruyoruz.SAĞLIK; “bir kişinin fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halinin olmasıdır” diye tarif edilir. Toplumlar içinde bu böyledir. Ne yazık ki yöneticilerin sağlığı bir ticari meta olarak görmeleri Sağlık çalışanlarını pazarlamacı, hastalarıda müşteri olarak düşünen bu zihniyet ne yazıkki ülkemizde Sağlık sisteminin sağlığını bozmuştur. Hastalar doktora ulaşamıyor, doktorlar hastalarına yeterince zaman ayıramıyor, hastaya hastalığı için gerekli olan reçeteyi yazamıyor. Hastalar yeterli sağlık hizmeti alamadığı için özel hastanelere gitmek zorunda kalıyorlar. Buralarda da Patron ve yönetici baskısıyla birtakım komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Son aylarda yaşadığımız Yenidoğan Yoğun Bakımlarındaki yolsuzluklar bütübn bunların bir sonucu olarak meydana gelmiştir.Ayrıca Aile Hekimlerine getirilen kısıtlamalar bu arkadaşlarımızın bütün çalışma şevklerini ortadan kaldırmakta, birinci basamakta rahatlıkla hizmet alabilecek hastaların hastanelere yığılmasına ve oradaki hizmetinde aksamalarına neden olmaktadır.Aldığımız eğitimin, harcadığımız emeğin ve hepsinden önemlisi toplumumuzun sağlığına yaptığımız katkıların karşılığında emeğimizin hakkını istiyoruz. Ücretlerimizin performansa dayalı, prim esaslı ve sonucunda ciddi sağlık mağduriyetleri doğurabilecek yarıştırmacı, güvencesiz modellere endekslenmesini kabullenemiyoruz. Kamuda ve özelde hekimlere ve hizmeti birlikte ürettiğimiz ekip arkadaşlarımıza insanca yaşanabilecek, emekliliğe yansıyan hakkaniyetli bir gelir istiyoruz.
Uzun yıllara yayılan eğitimimizin ve ülkemizin dört bir tarafında fedakârca çalışmamızın, acillerde, polikliniklerde, laboratuvarlarda, ameliyathanelerde geceli gündüzlü sarf ettiğimiz emeğimizin karşılığı tam gün yasası ile tam olarak karşılık bulmamıştır. Tam gün yasasının revize edilerek emekliliğe yansıyacak güvenceli ücretler ve özendirici düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz. Hastanelerde uygulanan performans sistemi içindeki adaletsizliklerin bir an önce düzeltilmesini istiyoruz. Objektif koşullarda her hekim yaptığının hesabını vermelidir; ancak hekimin çalışma koşullarını iyileştirmeden kötü tıbbi uygulamalar yasasıyla hukukun önüne yem olarak atılmasına şiddetle karşıyız.
İdeal çalışma ortamı sağlamadan ideal hukuk gerçekleştiremezsiniz.
Hekimleri toplumun gözünde para canlısı gibi gösterip itibarsızlaştıracak her türlü girişimin karşısında olacağız.
Özveriyle çalışan biz hekimlerin zaman zaman basında çıkan olumsuz haberler ile hedef gösterilmesi ve bütün bunların üstüne birde seçilen kişiler tarafından toplumun Sağlık çalışanlarına karşı kışkırtılması sağlıkta şiddetin boyutlarının toplumsal hale getirilmesi bunun sonucunda hekime ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının artması bizi derinden kaygılandırmaktadır.
Topluma adanmış bir mesleğin onurlu üyeleri olarak görevimizi gelecek kaygısı olmadan yapmak istiyoruz.
Sözlerime son verirken sağlık çalışanlarının ve bütün halkımızın tıp bayramını kutluyor, Hepinize sağlıklar ve mutluluklar diliyorum.'' dedi.
1
2
3
4
