Eğitim-İş Rize Şube'si Rize 1 Mayıs İşçi Bayramı'nı Rize Valiliği Atatürk Anıtı'nda kutladı.
Eğitim-İş Rize Şube Başkanı Hamza Kutay yaptığı basın açıklamasında:
Dostlar Merhaba!
Sömürenlerin saldırılarına boyun eğmeyen ve işçi sınıfının uluslararası mücadele günü olan 1 Mayıs’ta vatan, laik, demokratik cumhuriyet ve emek diyerek alanlara çıkan tüm işçi-emekçi kardeşlerimize selam olsun!.
Selam olsun birlik içinde bu mücadeleye omuz verenlere!
Selam olsun dik yamaçları çaylığa, filizi içilesi çaya dönüştüren, eli nasırlı, onurlu işçilere!
Selam olsun kamusal eğitim, sağlık ve hizmet üreten kamu emekçilerine!
Mustafa Kemal’den Uğur Mumcu’ya yolumuzu aydınlatanlara selam olsun!
Selam olsun yürekleri fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür gençlere.
“Tüm dünyanın ezilenlerine örnek,
Yaktı bir devrim ateşi,
Mustafa Kemal’in mavi gözleri, aydınlık beyni…”
Uğrunda ölen, yolunda yürüyenlere selam olsun!..
Görev yaptığı Şanlıurfa ili Siverek ilçesi Çiftçi başı köyünde hain PKK tarafından şehit edilen Necmettin YILMAZ’ a,
Gelinlik bile giyemeden Batman'ın Kozluk ilçesinde yine hain PKK tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın’a, öncesinde ve sonrasında tüm şehit öğretmenlerimize, tüm kamu emekçilerine, güvenlik görevlilerimize selam olsun.
Atanmadığı , insanca yaşam hakkı verilmediği , minik yavrulara öğretmenlik yaptırılmadığı için canına kıyan tüm öğretmenlere,
Evine, yavrularına ekmek götüremediği için canına kıyan tüm emekçi annelere, babalara selam olsun…
Dilenmeden, el etek öpmeden, hakkıyla, liyakatiyle, elinin nasırı, alnının teri, beyninin gücüyle insanca ve onurlu yaşamı hiçbir şeye değişmeyen tüm insanlara selam olsun…
Vahşi kapitalizmin depremlerle binaların, kömür madenlerinde toprak ve enkaz altında bıraktığı can veren on binlerce insanımıza, en son İliç’te can veren ekmek parası için cenazesi bile dönmeyenlere ve ailelerine selam olsun...
Bu selamlamaya her yıl başka bir yıkım ya da felaket ekleniyor. Zeninler daha zengin, yoksullar daha yoksul olmaya ve ölmeye devam ediyor. Gözüne far tutulmuş av gibi harekesiz ve kabullenmiş; birileri daha zengin, birilerinin koltuğu daha sağlam olsun diye ölmeyi reddediyoruz. Artık sumak yok…Alanlardayız, yürüyeceğiz, direneceğiz ve haykıracağız. İnsanca yaşam ve eşit vatandaşlığımız gerçek oluncaya dek
EĞİTİM EMEKÇİLERİ BU 1 MAYIS’TA DA SÖZÜ, İRADESİ VE COŞKUSUYLA ALANLARDA OLACAKTIR
İşçi sınıfının sadece kutlama değil aynı zamanda mücadele günü olan 1 Mayıs, bu yıl çalışan nüfusun içine itildiği ağır bir yoksulluk eşliğinde karşılanmaktadır.
Ülkede çalışan, emeğiyle değer üreten kesimin ezici bir çoğunluğu asgari ücrete ya da onun çok az bir miktar üzerine bir gelire sabitlenmiş, ay sonunu getirmek bir yana dursun günü geçirmek için bile kendisinin ve ailesinin en temel ihtiyaçlarını kısar hale gelmiştir.
Koskoca ülkenin çalışan nüfusu, 4-5 ballı maaş alan saray şürekâsını, vergi borçları durmadan silinen ihale oburu yandaş müteahhitleri, usulsüz gelir kaynaklarıyla var edilen yeni dönemin şımarık zenginlerini doyurmak için canla başla çalışmaktadır.
Pazarda, marketteki fiyatlar günden güne değişmekte, yurt genelinde meblağ olarak yakın geçmişteki ev kredisi taksitlerine ulaşan kiralar maaşların çoğunun barınma ihtiyacı için harcanmasına yol açmaktadır.
Avrupa’daki yaşıtları dünyayı gezen emeklilerimiz ancak hala çalışarak ayakta durabilmektedir. İktidarın yarattığı yeni Türkiye’nin müstakbel yeni emeklileri için ise artık başını sokacak bir ev ve orta halli bir araba almak hayal olmuştur. 40 yıl devlete emek ve vergi veren kamu emekçileri de yaşanabilir bir emekliliği artık rüyasında bile görememektedir.
Biz eğitim emekçileri için de durum, tüm işçi sınıfının içinde bulunduğu gibi rezil bir haldedir. Özelde patronların kar hırsına terk edilen eğitim emekçileri, kamuda da bin bir sömürü ve baskı yöntemiyle karşı karşıyadır. Anayasal bir hak olan güvenli istihdamın bile hiçe sayıldığı, kadro ve atama sözlerinin her seçim sonrasında unutulduğu, ücretli ve sözleşmeli öğretmen ayıbının sürdürüldüğü, liyakatsizce seçilen yöneticilerin keyfi mobingleri alışkanlık haline getirdiği, gericileşmenin ve piyasalaştırmanın dozunun günden güne artırıldığı bir eğitim ortamında eğitim emekçisi için en yakıcı sorun geçim sıkıntısı olmuştur.
Ülkenin geleceğinin mimarı olan eğitim emekçileri, kendi çocuklarının geleceği için gerekli adımları atamaz, ailesinin ihtiyaçlarını karşılayamaz hale gelmiştir.
Yani saygınlığı 20 yılı aşkın süredir sistematik olarak hedef alınan, temel ve mesleki hakları her gün biraz daha kırpılan, sürekli aşağılanan, dayak yiyen, öldürülen eğitim ve sağlık emekçileri, çocuk işçiler, ağır mesailerde çalıştırılan güvenlik görevlileri, baskı mobinge maruz kalan tüm emekçiler ve güvencesiz halk daha da yoksulluk ve adaletsizlik çukurunun en dibine, hiç olmadığı kadar derinine itilmiştir.
Neredeyse bedava fiyatlarla zenginlere, daha da zengin olsun diye satılan ülkenin varlıkları, zenginin affedilen milyonlarca dolarlık kredi borçlarına karşılık, emeğinin karşılığını bırakın almayı, ürününü toplayamayan, arazisi, traktörünü, ödeyemediği yüksek faizli kredi borçları yüzünden elinden alınan çiftçiler açlıkla sınanmaktadır.
Çayın başkentinde çalışanın yevmiyesini dahi karşılamayan yaş çay fiyatı.
Çocuklarımızın dünyadaki emsalleriyle denk olabilmesi adına gördüğü laik, bilimsel eğitimi bile çok gördüler. Laik, bilimsel eğitimden kalan son parçayı da alıp, emekçinin çocuğu gerici, zenginin çocuğuna laik, bilimsel eğitim alacak. Artık güçlü ve zengin değilsen laik, bilimsel eğitim de olmayacak.
Tam da uzayıp gidebilecek bu utanç listesi nedeniyle, Eğitim-İş bu 1 Mayıs İşçi ve Emekçi Bayramı’nda tüm kuvvetiyle alanlarda olacak eğitim emekçisinin ve eğitimin sorunlarını anlatacaktır.
En merkezi meydanlar tarikatlara açılırken, en büyük şehirlerin merkez ilçelerinde hilafet gösterilerine izin verilirken, siyasi şovlar için her alan kullanılabilirken işçi ve emekçi bayramında emekçilere kendi ülkesinin meydanlarını yasaklamayı, kapatmayı düşünenler bilmelidir ki milyonlarca emekçinin sesi bu antidemokratik yöntemlerle bastırılmayacaktır.
Başöğretmen’in eğitim neferleri olarak, Eğitim-İş olarak, Anayasal güvence altındaki demokratik gösteri hakkımızı kullanacak ve İstanbul’da Taksim dahil olmak üzere, 81 ilde alanlara çıkacak ve 1 Mayıs’ı kutlayacağız!
Bu duygu ve kararlılıkla; tüm işçi sınıfının 1 Mayıs Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü kutluyor; coşkunun, mücadelenin, dayanışmanın, hak aramanın günü olan bugünde alanlarda buluşma çağırısı yapıyoruz.
YAŞASIN 1 MAYIS
YAŞASIN EMEĞİN ONURU
YAŞASIN EĞİTİM-İŞ
YAŞASIN BİRLEŞİK KAMU-İŞ
YAŞASIN LAİK, DEMOKRATİK, SOSYAL BİR HUHKUK DEVLETİ OLAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ.